Wednesday, 27 May 2009

BEN KANDAN ELBİSELER GİYDİM HİÇ DEĞİŞTİRSİNLER İSTEMEZDİM

Kendinden birşeyler kattın

Güzelleştirdin ölümü de

Ellerinin içiyle aydınlattın

Ölüm ne demektir anladım

Yer değiştiren ben değildim

Farklılaşan sendin

Sendin bana gelen aynalarla

Sendin bana gelen sendin

Artık ölebilirdim

Bütün İstanbul şahidim

Ben kandan elbiseler giydim

Bundan senin haberin var mı


SEZAİ KARAKOÇ

ANNELER VE ÇOCUKLAR

Anne ölünce çocuk

Bahçenin en yalnız köşesinde

Elinde bir siyah çubuk

Ağzında küçük bir leke

Çocuk öldü mü güneş

Simsiyah görünür gözüne

Elinde bir ip nereye

Bilmez bağlayacağını anne

Kaçar herkesten

Durmaz bir yerde

Anne ölünce çocuk

Çocuk ölünce anne


SEZAİ KARAKOÇ

İNİLTİ

’Kim bir musibete ugrarsa , benim yoklugum sebebiyle maruz kaldıgı musibeti hatırlasın.Cunku bu en buyuk musibettir.’’

Sensizliğin ne demek olduğunu
Bir deve kadar bilemeyişime.

Sana gelemeyişimin isyanıdır bu. Seni duyamayışımın. Seni kalbimin en kutlu tepesine oturtamayışımın. Gözlerine bakamayışımın. Pişmanlığımı kabullenirsin biliyorum. Düştüm patikalarda. Yaralı ellerim ve kanayan yanlarım. Yaralarımı sen sarabilirsin ancak. Ama gelebilirmiyim yanına. Ben gözlerimi, gözlerinden kaçırışımın hüznünü yeni yaşıyorum. Sana bir söz söylemeye utanıyorum. Susuyorum sadece gözyaşlarımla anlatıyorum. Senin kirlerimizden arındırdığın gözyaşlarınla. Seni üzmenin hüznüyle kahrolmayışıma ağlıyorum. Ateşin etrafında pervane oluşuma. Senin çabalarına rağmen yanışıma ağlıyorum. Garib kalamayışıma. Silahımı kaybedişime. Seni güldüremeyişime ağlıyorum. Bir cansız kadar olamayışıma.Emanetini kaybedişime. Kaybettiğimin farkına varamayışıma. Seni bilemeyişime. Sana gelemeyişime.Üşüdüğümü yeni fark ediyorum sensiz bu diyarda. Ve sana hasret beldelerin iniltisini yeni duyuyorum. Yeni görüyorum çiçeklerin boyun büküşünü. Son bir söz söylüyorum utanarak son; Sana vefasızlık yaptım senden af diliyorum. Seni canımdan çok sevdiğimi bilmeni istiyorum.




İBRAHİM


İBRAHİM
ibrâhîm
içimdeki putları devir
elindeki baltayla
kırılan putların yerine
yenilerini koyan kim

güneş buzdan evimi yıktı
koca buzlar düştü
putların boyunları kırıldı
ibrâhîm
güneşi evime sokan kim

asma bahçelerinde dolaşan güzelleri
buhtunnasır put yaptı
ben ki zamansız bahçeleri kucakladım
güzeller bende kaldı
ibrâhîm
gönlümü put sanıp da kıran kim



Asaf Halet ÇELEBİ

Sen ve Ben

Sen ve ben
Hayata hep yaban kalacağız.
Birimiz diğerine
Ve her birimiz kendisine.
Senin konuşacağın
Ve benim seni dinleyeceğim güne değin.
Sesini sesim sanarak.
Ve karşında durduğum güne değin.
Bir aynanın karşısında duruyormuşcasına.

KIRIK KANATLAR

Bana mutluluktan söz etme; anısı beni mutsuz ediyor. Bana huzurdan söz etme; gölgesi beni korkutuyor; ama ben, sana, Cennet' in kalbimin külleri içinde yaktığı mübarek feneri göstereceğim; seni bir annenin yegane bir çocuğunu sevdiği gibi sevdiğimi biliyorsun. Aşk seni kendimden dahi korumayı öğretti bana. Beni, seninle birlikte uzak diyarlara gitmekten alıkoyan şey, ateşle temizlenmiş o aşktır. Aşk, senin özgürce ve erdemli bir şekilde yaşamana imkan vermek için içimdeki arzuyu öldürüyor. Sınırlı aşk, sevdiğini sahiplenmek, sınırsız aşk ise sadece kendini ister. Gençliğin saflığı ve uyanışı arasına düşen aşk kendini sahiplenme ile tatmin eder ve sarılmalarla büyür. Ama gökkubbenin kucağında doğan ve gecenin sırlarıyla inen aşk, edebiyat ve ölümsüzlükten başka hiçbir şeyle huzurlu olamaz; İlahi varlık dışında hiçbir şeyin önünde hürmetle eğilemez.